👤

Okuduğunuz Deli Dumrul hikâyesi, Dede Korkut Hikayeleri'nden alınmuşhr Eserin asal adı Kitab- Dedem Korkud Ala Luân-1 Taife-i Oguzan dir (Oğuzların diliyle Dedem Korkut'un Kitabı). Içinde bir an sözle on iki hikâye vardır. (Son dönemlerde bulunan "Salur Kazan'ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldür- mesi" adlı hikâye nüshasının Dede Korkut Hikayeleri'ne ait olduğu tespit edilmiştir. Günbed ru-hara adı verilen bu nüsha, Dede Korkut anlatmalarının XVIII. yüzyıla kadar geldiğini göstermesi ve Güney Azerbaycan, özellikle Tebriz ağzını yansıtan bir dille yazılmış olması açısından önem taşımaktadır.). Halkın ortak malıdır. Eser Akkoyunluların egemen olduğu Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi'nde XIV. yüzyıl sonlarında veya XV. yüzyıl başlarında halk ağzından derlenerek yazıya geçirilmiştir. Bu hika- yelerin ilk defa Dede Korkut adlı bilge bir ozan tarafından anlatıldığına inanılmaktadır. Her hikayede adı geçen, olaylardan hisse çıkaran, hana dua eden Dede Korkut; hikâyenin yazarı değil daha çok manzum destani hikâyeler anlatan, ozanları simgeleyen bilge bir kişidir. Hikâyelerde Müslüman Oğuzların, komşuları olan Rum, Ermeni ve Gürcü devlet veya beylik- lerle yaptıkları savaşlar; bazılarında kendi iç mücadeleleri; bazılarında da tabiatüstü varlıklara (Az- rail, pinar perisi, pinar perisinin oğlu Tepegöz) karşı giriştikleri mücadeleler anlatılmıştır. Oğuzlar Müslüman'dır fakat Dede Korkut Hikâyeleri'nde din çok kuvvetli bir unsur olarak görülmez. Çünkü Oğuz Türklerinin İslamiyet'i kabul etmelerine rağmen henüz tam anlamıyla İslam dinine uygun bir yaşamları yoktur. Bu da hem Azrail'in görünen bir varlık gibi Deli Dumrul'la dövüşmesine hem de bu metinlerde dinin etkisinin neden az olduğuna açıklık getirmektedir. Okuduğunuz metinde Deli Dumrul, Azrail'i bile bilmez ve onunla savaşmaya kalkar. Mücadelelerin hiçbiri din uğruna değildir. Okuduğunuz metinden de anlaşılacağı gibi bazı kahramanların olağanüstü kuvvete sahip olmala- n, bazı kahramanların vücut yapılarının dahi doğal yapının üstünde olması, doğaüstü varlıklara yer verilmesi bakımlarından bu hikâyeler destan karakteri taşımaktadır. Deli Dumrul'un gözünü daldan budaktan sakınmayan yiğitliği, her şeye meydan okuyabilme cesareti, Azrail'le mücadelesi hikâye- nin destansı özelliklerinin bir sonucudur. Nazım ve nesir karışık yazılmaları, kısa olmaları, ayrıntılar üzerinde durmamaları bakımlarından da halk hikâyesi karakteri taşımaktadır. Bundan dolayı bu eser, destan döneminden halk hikâyeciliği dönemine geçişin ilk örneği kabul edilir. Dede Korkut Hikâyeleri'n- de olaylar ve tasvirler nesirle; karşılıklı konuşmalar, duygu ve düşünceler nazımla dile getirilir. Eser, Arapça ve Farsçada geçen dinî kavramlar dışında Türkçenin seçkin örnekleri arasında yerini alır. Eser- de cümle içi kafiyeler, cümle sonlarındaki seciler, deyimler dikkati çeker. Oğuz Türkçesiyle söylenen Dede Korkut Hikâyeleri'nin; Dresden, Vatikan ve Günbed olmak üzere üç yazma nüshası vardır.



burdaki fiilimsileri bulabilir misiniz?​