Cevap:
Açığa vurmak: Gizli, saklı bir şeyi herkese duyurmak, ortaya çıkarmak.”Yıllardır içinde sakladığı sırrı mahkemede açığa vurdu.”
Açık kalpli /yürekli: Samimî, içi temiz, içi dışı bir olan kimse. “Komşumuz kadar açık kalpli bir adam görmedim.”
Açık kapı bırakmak: Gerektiğinde bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak, ileriyi düşünerek ılımlı davranmak. “Bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun.”
Açıkta kalmak (olmak): 1. İş ve görev bulamamak. 2. Yersiz yurtsuz kalmak. 3. kimilerinin elde ettikleri bir yarardan mahrum olmak. “Çoluk çocuk açıkta kaldılar fabrika kapanınca.”
1)O yazarın dişe dokunur tek bir eseri yok.
2)Sınavı iyi geçen Alper’in etekleri zil çalıyor.
3)Senin kadar kuş beyinli birini görmemiştim.
4)Eli kulağında bir iki dakikaya kadar zil çalar
5)Kopya olayından sonra öğretmeninin gözünden düştü
6)Kahvaltı hazırlanana kadar gazetelere göz gezdirmek ister misin?
7)Şarkı söyleyen genci gözüm ısırıyor.
8)Öğretmenimiz ödevlerimizi okurken kılı kırk yarar.
9)Oğlunun üç gün okuldan kaçtığını öğrenince küplere bindi.
10)Toplantıda kızının yaptıklarını duyunca yerin dibine geçti.
11)Kupayı kaybeden teknik direktörün ağzını bıçak açmıyor.
12)Birazdan burası karnı zil çalan müşterilerle dolar.
13)Tezgâhın üzerindeki dört bileziği kaşla göz arasında çaldı
14)Annem havadan nem kapar
15)Arkadaki araba korna çalınca eli ayağına dolaştı.
16)Senin kadar çenesi düşük bir insan görmedim.
17)Bu kurallara uyarsan tüm işlerini rayına oturtabilirsin.
18)Ona bir şey olmaz nabza göre şerbet vermeyi iyi bilir o.
19)Sen o işi bana bırak ben icabına bakarım.
20)Ali’ye bir haber uçur bakalım gelebilecekse gelsin.
Açıklama:
